6 Şubat 2009

Kendimi Takdir Ederim


iş yerindeki stajer arkadaş son günlerdeki tek eğlence kaynağım. meslek lisesi son sınıf öğrencisi. profesyonel boksör. asya aşampiyonasında madalyası filan var. sakat bişey yazmamaya özen göstereceğim =)

her akşam kavga eden, yanında emanetle gezen psikopat tavırları olan ama bir o kadar da metroseksüel erkek tadında bi eleman. çok acaip veya bana öyle geliyor. hem metroseksüel hem cebinde muştayla geziyor. hatta üretim müdürümüze bi iş emri çıkarıp, yeni bi muşta yaptırmasını istiyordu dün. Üretim müdürü beni göstererek önce çizimini yapın dedi gülerek.

Kürklü, simli kıyafetler giyiyor. Fular takıyor sanırsın Hıncal Uluç. Yok tamam bunları yapsın ama niye hep serserilik peşinde. Anlattığımı hemen kapıyor zekide kerata. bu sene son sınıfta ilk kez takdirname almış. Yeni puan sistemine göre Takdir - teşekkür almak zorlaştı, eskiye göre. Oysa ben okul hayatım boyunca hiç takdir almadım (küçük emrah mode on). Takdir ne? Teşekkür almışlığım bile yoktur. Hatta olaysız bi dönem geçirmemişimdir ki şimdi bu çocugun yaptıkları garip geliyor. yaşlandıkça kuşak çatışması dedikleri dalga mı çıkıyor ne oluyor. daha bi postun içinde tutarlı davranamıyorum.

Ortaokuldan mezun olduğumda diploma notum: 2,87 idi. Hiç bi lise kabul etmedi beni :) meğer anadolu teknik lisesi sınavını kazanmışım "makina bölümü (Almanca)" yazıyordu kağıtta. oysa sınava bilerek girmemiştim. sııfın çoğu giriyordu sınava. o zamanlar toplu ne olsa dalardık gözü kapalı. şans işte önümde oturan çocuk bizim sınıfın hatırı sayılır çalışkanlarındandı bikaç soru ondan bakmıştım. tamam bakmadım zorla söylettirmiştim cevaplarını =) kader işte makinacı olacakmışız orada başladı herşey..

Teşekkürü - takdiri hakeden bi insanımdır aslında ama nedense hiç kağıda dökülmedi bu. bi tek ilkokul 1de karne üzerinde kırmızı kurdale vardı onu hatırlıyorum. çok güzeldi. he bide 1. sınıfta deftere yapıştırılan çıkarmalar vardı. onlardı asıl güzel olan. hala yapan öğretmenler var ve hala işe yarıyor çocuklar üzerinde. mükemmel bişey.

Neyse lise2de ilk dönem yine bi ton 1im vardı almanca bunların başındaydı. Hazırlık dışında lise hayatımda almanca'dan geçememiştim. hep 1 gelirdi. hazırlıkta ise 4.. ne biçim çelişki bu. neyse 2. sınıf 2. döneminde almancayı 2 getirip ilk dönemki 1i kurtarmayı planlamıştım. notlarımda iyiydi karneye 2 gelecekti. diğer notlarımıda hesapladığımda teşekkür alıyordum. 2. dönem sonuna doğru almanca dersleri boş geçmeye başlamıştı. hocamızın raporlu olduğu söylendi. pek sallamamıştık nasıl olsa dersler boş geçiyordu. okul koridorunda uzun eşşek bile oynamıştık. neyse, dönem sonuna kadar gelmedi hoca. karneleri dağıtırken hocamız açıkladı öğretmenimiz ölmüştü. meğer adam kansermiş. eblek eblek sırıtırken bi anda apışıp kaldık hepimiz.

hocamız hastalandığı sıralarda notlar müdüre teslim ediliyormuş ve o da teslim edemeden hastaneye yatmış. sonra vefat edince ilk dönem notları geçerli olduğundan karnemde almanca 1 gözüküyordu. o an pek sallamamıştım ama şimdi düşünüyorumda bi güç var. bana teşekkürü çok gören bi güç.

Şimdi genç stajer mustafa'yı görünce niye umutsuzca bakıyorum ki? yaşlı dayılar gibi "vah vah gençlerin haline bak" demeyeceğim umarım hiçbir zaman. o olmasa ofiste hayat sıkıcı. hem takdir almasında bizim tam not vermemizinde etkisi var. Takdiri hakediyorum..


konuyla alakasız ama şu azerice süper bi dil buyrun

5 yorum:

Dobrowski dedi ki...

amma neyse demişim be blog =) neyse bi dahaki sefere demeyiz :p

Adsız dedi ki...

1)"Bana teşekkürü çok gören bi güç", hohoho.
2)Stajyer arkadaşı ise merak etmemek mümkün değil.
3)Bunu okuyorum köşesi hala koyulmamış. (Benim ki bugün değişti yine, mihihi.)
4)Ben de çocukların defterlerine yapıştırma yapıştırır, stampa basardım, bayılırlardı. Yalnız okulda bir ara sticker book olayı patlamıştı; pazarlık dönerdi. Bir de üstüme başıma her gün yapıştırma yapıştırlardı. Bir gün okuldan çıkmışım, alışveriş yapıyorum falan, ciddi ciddi konuşuyorum. Baktım üstümde unutmuşum; yapıştırma harflerle Miss Müge yazıyor, yanında da Winnie the Pooh mu ne var. Yaaa, yaaa...

Dobrowski dedi ki...

1) onun adı stajer. stajyeri kabul etmiyor çok itici geliyor. fotosunu çekip koyacaktım bugün gelmedi =)
2) bunu okuyorum köşesi teknik problemden koyamadım akşama koyuyorum ve kitap güzelmiş (daha bitmeden..)
3)sen öğretmen misin yoksa? veya öyle miydin?
miss muge blogun anılarla doluymuş demek heheh
ayrıca alışveriş yapılmayan bi anı yok gibi =)
4) hadi sen yazdın bana ne oluyorda 1-2-3-4 diye klasmana ayırıyorum :p

Adsız dedi ki...

Bir ara öyleydim. "International school" statüsünde bir ilkokulda ESL (English as Second Language) öğretmenliği yaptım.

Miss Müge sadece alışveriş-moda-Sex and the City'den bahseden bir blog zaten; anılarla alakası yok. Ama senelerdir alışveriş yüzünden iki yakam biraraya gelmiyor yaa, bak bunu da itiraf ediyorum. Durmam lazım. :)

Evet, sana n'oluyor? :)

Dobrowski dedi ki...

kadınlar alışverişe ayırdıkları parayı saklasalar harcamasalar filan bu kriz yıllar önce ortaya çıkardı. sizin sayenizde canlı duruyor şu ekonomi :Pp

süpermiş örtmeniiim :)