31 Ekim 2020
10 Mart 2015
Manga - Rüyalarda Buluşuruz
Aynanın karşısında
hazırlanıyorum heyecanlıyım. birde bant takmışım siyah, şekil yapmışım.
bir sağa dönüyorum, bir sola ayna karşısında ve tamamdır
diyorum hazırım. bugüne kadar daha fazla hazırlanmışlığım yok zaten ayna karşısında.
Bembeyaz giyinmişim arabistan'da giyilen o kıyafetlerden giymişim. Alttan efil efil esen o kıyafetlerden..
Manga konseri için bu kadar hazırlık. Evet evet bildiğimiz
müzik grubu manga. Ilahi grubu falan değil yani. Konser İran’da olduğu için, bu
şekilde giyinmeyi uygun görüyorum. Tabi zaten oralarda hep böyle kıyafetler
giyiyorlar bana göre. Hatta en fiyakalısı ben olurum diye düşünüyorum.
Gidiyorum konser alanına, meydan kocaman, Rokın kok şekli bir
sahne kurulmuş. Ben kalabalığın arasında buluyorum kendimi. Herkes beni işaret
edip yanındakini dürtüyor. Tabi ne dediklerini anlamıyorum. herhalde, bu karizma
çocuk kim falan diyorlardır. Sonra pilot kameraya geçiyoruz ve film kopuyor.
Herkes siyah tişört ve siyah pantolon giymiş. Üstelik saçlar kırmızı, yeşil
kimisi kazıtmış kafayı, kimi punk, kimi bandana takmış. Ben ilerledikçe
gittiğim yerde bir hava boşluğu oluşuyor adeta. Hani cüzzamlıymışım gibi
uzaklaşıyorlar benden. Pilot kamera yüzüme zum yapıyor ve şaşkın şaşkın etrafa
bakıyorum “nasıl yaa?!” bakışı atıyorum.
Ama bize kimse demedi böyle bir şey bize söylenmedi böyle….
O mal mal bakış sırasında manga sahneye çıkıyor ve ilk parça gangstas paradise çalmaya başlıyor.
Öğrencilikte Ankara – Sakarya caddesinde gidilen Limon barda
Manga’nın söylediğini hatırlıyorum o zaman kesin daha güzeldi. Bu ne lan böyle diye
bakıp dururken uyanmışım.
13 Kasım 2014
13 Mayıs 2014
Kelime oyunu'nda gol yemek
Top cambazı Kerem'le gittik salonda bekliyoruz. Stüdyoya girdik ve ben bir masanın başındayım. Sağ yanımdaki masada 50li yaşlarda bir amca var.
Kerem sol tarafta seyircilerin bulunduğu bölümde en önde oturuyor ve tavırlarına bakılırsa bana gaz veriyor. Ben mal mal bakarken İhsan Varol çıkıyor dumanlarla birlikte açılan bir kapıdan. Kameralar, ışıklar filan hareketleniyor, alkış kıyamet kopuyor.
Ekranda bir kare bulmaca var. Üzerinde dağınık bir sürü harf, hatta w bile var. Bu harflerden seçtiğimizi bir futbol takımı, futbolcu veya teknik direktör adı yapmamız isteniyor. Olay basit gibi görünüyor, kendime güvenmiş bir şekilde harfleri eşleştirip takım adı, futbolcu adı bulmaya çalışıyorum kafamdan. ilk sıra amcada, o bilemediğinde veya süresi bittiğinde sıra bana geçiyor. Amca bir konuşmaya başlıyor, ben ilk ikisini duyuyorum ondan sonrası çok hızlı geliştiğinden kopuyorum olaydan. Barcelona ve Vincent Enyeama kalıyor aklımda, tabi amca hiç susmuyor. O konuştukça harfler birleşip mantıklı bir şeyler oluşturuyor. Kaç harf vardı bilemiyorum ama amca sustuğunda ortada kalan hiç harf yoktu. Bir sürü takım ve futbolcu ismi yazıyordu.
Stüdyoda alkış kopuyordu, Kerem'e baktım o da donmuş bana bakıyordu. Bu arada ortama duman verilmiş, kopmalı şarkı açılmış, maytaplar, meşaleler, yukarıdan düşen balonlar... İhsan Varol bağırıyordu, bu bir rekor sayın seyirciler!
şaşkın şaşkın bakarken, uyanmışım..
Hadi Barcelona neyse de Vincent Enyeama nerden aklına gelir aQ
18 Mart 2014
Tersine Dünya
Biliyorum beni merakla bekliyorsunuz blogcanlar. sizlere bir süpriz yapıp "Tersine Dünya" tiyatro oyunuyla karşınıza çıkıyorum. tamam tamam, üstünüzü başınızı yırtıp çığlık atmayın.
6 nisan - 10 nisan - 27 nisan 6 mayıs oyun tarihleri. bunları açıklayıp uçak biletleri olsun, otobüs firmalarının ekstra turları olsun, hızlı tren ve gemi seferlerinde bir kitlenmeye sebep olacağız fakat izmit'e gelip sabancı kültür merkezinde bizimle arabeskin dibine vurabilirsiniz..
bilet bile var burada
24 Temmuz 2013
Üniversitenin ilk
yıllarında ankara’dan nefret ederdim. Şairin dediği tribe girerdim hep, “denizi
olmayan şehirde nasıl yanaşır söyle?”. Zamanla alıştık ankara’ya, hatta güzel
bile gelmeye başlamıştı.
Meclis parkında
tuborg içine limon sıkıp içmeler, elmalı topitopla biranın tadının güzel olduğu
tek yerdi mesela ankara. Parasız kalışlar, beşevlerden kızılaya yürüyüşler. Ego
kartını dolduramayıp soğuk ankara kışında götümüzün donması filan o kadar da
kötü gelmiyordu mesela.. para olsa bile ekmek yerine bira aldığımız da oldu..
Geçen hafta sonu
yüksel caddesinde yürürken baktım ankara hala aynı. O yükseldeki kaldırım
çalışmaları bile hala bitmemiş mesela. Bu arada eryaman metrosuda bitmemiş diye
duydum. Ne efsane metrodur o. Okul bitti emekli olucaz hala metro..
Özlemişiz ankarayı..
altımızda arabamız vardı fakat arkadaşım, bi durakta olsa ankaraya binsek mi
la dedi. Hemen tribe girdik, bolu dağında başlamıştı cümle sonuna la getirmeler
filan. Hahaha okurken böyle değildik la.
Okulumuza gittik,
reisler gazide bizi sıkıştırmasın diye temkinliydik inanın.. ramazanda okulun
bahçesinde sigara bile içtik la çok değişmiş gazi..
Sonra izmite
doğru yola çıktık ve sakarya taraflarına doğru hava kirliliğini öyle fark ettik
ki bi sigara yakıp küfür ettik.. dumandan görünmeyen eski ankaradan
bahsediliyor ya bu izmit bi başka dostum!
22 Mayıs 2013
gidememeler cumhuriyetinden selam olsun..
Patty Griffin/ Robert Plant - Jools Holland
gargara yapıp durduk, üstüne soda içtik.. yalan la tuborg gold dolu günler. bira arası yapıştırılan tekilaysa eğer yolu kaybettik. taksici eve taşıdı bazen. caddede sızdık yere yığıldık. işe kafam güzel mi gitmedim, gidip üstüme mi kusmadım..
apaçi gibi miydim neydim aynaya bile bakmadım ya la..
gerçi baksak ne değişecekse..
aynaya bakarak sigara içmek yalnızlığındayım.. off fena halde kaybedenler klübü oldu..
üstüne oturmaktan neticem ağrıdı..
hadi siz dinleyin şunu..
Patty Griffin/ Robert Plant - Jools Holland
18 Mayıs 2013
Hayatı ıskalama lüksün yok senin... Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan "Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?" diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz.
Sen, "Ama senin için şunu yaptım" derken o, "şunu yapmadın" diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. "Peki o ne yaptı" deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.
Bir insan eksik yaşıyorsa, ve bu eksikliği bildiği halde tamamlamak için uğraşmıyorsa sen ne yapabilirsin ki onun için? Hayatı ıskalama lüksün yok senin. Onun varsa, bırak o lüksü sonuna kadar yaşasın.
Her zamanki gibi yaşayacaksın sen. "Acılara tutunarak" yaşamayı Öğreneli çok oldu. Hem ne olmuş yani, yalnızlık o kadar da kötü bir şey değil. Sen mutluluğu hiçbir zaman bir tek kişiye bağlamadın ki.... Epeydir eline almadığın kitaplar seni bekliyor. Kitap okurken de mutlu oluyorsun unuttun mu? Kentin hiç görmediğin sokaklarında gezip yeni yaşamlara tanık olmak da keyif verecek sana. Yine içeceksin rakını balığın yanında. Üstelik dilediğin kadar sarhoş olma özgürlüğü de cabası.
Sen yüreğinin sesini dinleyenlerdensin ve biliyorsun aslolan yürektir. Yürek sesi ne bilmeyenler, ya da bilip de duymayanlar acıtsa da içini unutma; yaşadığın sürece o yürek var olacak seninle birlikte. Sen yeter ki koru yüreğini ve yüreğinde taşıdığın sevda duygusunu. Elbet bitecek güneşe hasret günler. Ve o zaman kutuplarda yetişen cılız ve minik bitkiler değil, güneşin çiçekleri dolduracak yüreğini...
NAZIM HİKMET
4 Şubat 2013
bsg
yaa işte hacı abi. bu mına koduum hayatı neler gösteriyormuş insana.. belki bu daha ne belli deiil. bu postunda amk burdan gidiyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)