Üniversitenin ilk
yıllarında ankara’dan nefret ederdim. Şairin dediği tribe girerdim hep, “denizi
olmayan şehirde nasıl yanaşır söyle?”. Zamanla alıştık ankara’ya, hatta güzel
bile gelmeye başlamıştı.
Meclis parkında
tuborg içine limon sıkıp içmeler, elmalı topitopla biranın tadının güzel olduğu
tek yerdi mesela ankara. Parasız kalışlar, beşevlerden kızılaya yürüyüşler. Ego
kartını dolduramayıp soğuk ankara kışında götümüzün donması filan o kadar da
kötü gelmiyordu mesela.. para olsa bile ekmek yerine bira aldığımız da oldu..
Geçen hafta sonu
yüksel caddesinde yürürken baktım ankara hala aynı. O yükseldeki kaldırım
çalışmaları bile hala bitmemiş mesela. Bu arada eryaman metrosuda bitmemiş diye
duydum. Ne efsane metrodur o. Okul bitti emekli olucaz hala metro..
Özlemişiz ankarayı..
altımızda arabamız vardı fakat arkadaşım, bi durakta olsa ankaraya binsek mi
la dedi. Hemen tribe girdik, bolu dağında başlamıştı cümle sonuna la getirmeler
filan. Hahaha okurken böyle değildik la.
Okulumuza gittik,
reisler gazide bizi sıkıştırmasın diye temkinliydik inanın.. ramazanda okulun
bahçesinde sigara bile içtik la çok değişmiş gazi..
Sonra izmite
doğru yola çıktık ve sakarya taraflarına doğru hava kirliliğini öyle fark ettik
ki bi sigara yakıp küfür ettik.. dumandan görünmeyen eski ankaradan
bahsediliyor ya bu izmit bi başka dostum!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder