31 Mart 2009

sen içerdeyken ben, porno izlerken ağladım

sigarayı bırakmaya çalışırken üst üste sigara içme sebebi çıkıyor daha çok içiyorum. hastane ortamı kötü. ...yüz ifadeli insanlar hastane ne kadar güzel olursa çalışanlar ne kadar güler yüzlü olursa olsun insan bi an önce çıkmak için can atıyor.. bi sigara içmek için bile çıkmak, sigara dumanı değil aslında alınmak istenen...

öyle süpersonik bi ülkeyiz! ben niye yarın sabahın köründe istanbul'a sınava gidiyorum. şu hayatta kim olmak istersin deseler, kimin gibi olmak istersin deseler "1. bombacı mülayim , 2. Acıbademli Seyfi" derim. herkese selam eder kötü espriler yapmaya devam eder, play stationda rakip ararım. hayatında satranç oynamamış ama doktora yapan birine satranç öğretirim. çok iyi dans ve ısrar ederim.. tamam son cümle arak. (bkz: kemal sunal)

son zamanlardaki kolbastı modasını hiç sevmem. ben roman severim. olmadı çiftetelli ohhh.. askerden önce bi rakı içip kopmak lazım..

ben giderken buralarda Barış manço - benden öte benden ziyade çalıyor.

26 Mart 2009

8500

devlete olan öğrenim ve katkı kredi borcum. iki şahin alır gül gibi geçinir giderdim o paraya

23 Mart 2009

gölgelerin gücü adına

Gölcük’te henüz 1 yıllık evli genç çift, 17 Ağustos depreminde yıkılan evlerinin altında kalırlar. 9 aylık hamile bu genç hanımın kurtarıldıktan sonra getirildiği hastanede anlattıklarını televizyondan izledim: “Evin beton tavanı üstümüze çöktü. Tavanla aramızda sadece 1-2 santimlik mesafe kalmıştı. Hiç hareket edemiyorduk. Başımızı koyduğumuz yastığın altında bir tabancaya ulaşabildik. Tabancada üç kurşun vardı. Birisini dışarıdakilere duyurmak için kullandık. İki kurşun kaldı. Birini benim için diğerini de eşim için kullanıp intihar etmeyi önerdim. Eşim moral verdi, beni bu düşünceden vazgeçirdi. Uzun zaman sonra ağabeyimin sesini duydum. Biz de yanıt verdik. Babam, ‘Kızım orada mısın?’ diye bağırdı. ‘Evet baba burdayım ve çok iyiyim’ dedim.” Bu çift 13 saat sonra kurtarıldı.


Süleyman Ateş insanı izleyip koruyanlar serisinde yazmış bunu. biz ak sakallı dede gelip sayısaldan numara söylesin diyoruz kafamız rahatken. başımız sıkışınca ne lazımsa onu istiyoruz işte. Ne zaman Esra Ceyhan'a çıktı o zaman gözümden düştü ama yine de arada okuduğum bi kaç adamdan biridir din mevzusu yazan. buna mail bile atmışlığım var, gerçi sallamamış bi cevap yazmamıştı o ayrı. "deplasmana giderken oruç tutmasak seferi sayılır mıyız?" demiştim.
deprem sonrası izmit'e yolunuz düştüyse hep böyle hikayelerle doluydu. ağızdan ağıza dolaşarak abartılanlar vardır elbet ama böyle durumlarda var işte. ak sakallı dedenin işi mi bilmem. ama deprem zamanında benim gördüğüm sivil savunma ekiplerinin tarzanca kurtarma yöntemlerine rağmen kurtulabiliyorsanız bi güç var demekki..

22 Mart 2009

Bırakaman

Unutmamalı



unutamıyorum, zaten onlarda unutturmaya çalışmıyor. millet bunu istiyor. Seven mikilir hesabı. mikende seviliyor. 4s kuralı diye bize öğretilen bu muydu yani? ben sabah sabah seda sayan sanırdım. ne utanç bu. ben bu ülke vatandaşı olamam yahu! olmamalıyım!!

18 Mart 2009

benim adım kerim hepinizi severim

az önce ofiste başlattığım muhabbet sonrası kenara çekilip milletin fikirlerini yazayım dedim. mevzu erkeğin evlenme yaşı. Annelerin eş bulma çabasından bi şekilde açtım konuyu. hadi hadi söyleyeyim bi ferdi özbeğen parçası açtım, askerden dönünce bu şarkıyla dans edicem dedim muhabet olsun diye=) benden çok gaza geleceklerini nerden bileyim. "oo düğün var demek" diye bi başladılar. benim evliliğimden başladık bi ton muhabbet çıktı hala konuşuyorlar. stajyerimiz Mustafa 35 den önce evlenilmemesi gerektiğini söylüyor. yılmaz evli, benimle aynı yaşta bi çalışanımız. kendisi 25-30 arası evlenilmesi gerektiğini savunuyor. "askerden gelince evlendiririz seni" dedi. nedir bu çevrede bekar insan görmek istemeyen insan modeli? evimin nerde olacağına bile karar verdiler iki dakikada =) bu olay ankara da çalıştığım yerdeki hacı patronumda vardı. evlendirmeye çalışırdı çalışanları. bekar adamın aklı çelinirmiş öyle derdi. çok afedersinizz ama koduum herifi..

bugün öğle tatilinde muhasebedeki bayanlarla konuşurken evin en küçüğü ve tek erkek olmam konusu konuşuldu biraz. "sen çok şımarıksındır be ııı" dedi bi tanesi. öteki "ay bunun evleneceği kız yandı iki görümce aboovv" herkes fikrini söylemeye, boşalmaya başladı "ay 3 kaynana" , "biraz çirkef bi kız bul" , "öyle sessiz sakin olmasın"..... böyle bi kaç cümle daha ettiler. ben bi an ablamların canavar olduğunu gözümde canlandırdım. evde aç kurtlar gibi bekleyen gelinlik kıyafetini giyen kıza saldıracak yaratıklarmış gibi. kendilerinin kardeşleri olduğunu hatırlatarak, kendilerini tarif ettiklerini anlattım kendilerine. (bi cümlede bu kadar kendi olmamalı).

öyle işte blog.. araya planlamacımız sinan girdi. başıma iş açtı.

ha unutmadan "askere giderken eğlence yapacak mısın?" diye sordular. yok dedim ne eğlecesi ağlamanız lazım gidiyorum diye..

17 Mart 2009

Karanlıkta alayına gider

Az önce sinemadan geldim. son seansa ancak yer bulabildik. evet inat etmiştik. sonuna kadar mücadele ettik. gerçi bileti erken alıp marinaya salih reise gitmiştik.
neyse sinemaya belsa sinemalarına gittik ve belsa sinemalarının koltukları götgöte olduğundan boyumda 1.88 filan olduğundan sığamıyorum bi türlü. güneşi görmek filan istemedim çıkıp gidesim geldi. öndeki adam dönüp bişeyler söyledi ben hiç sallamadım. devre arasında koltuğu sallıyorsunuz demesin mi? dedi tabi. ne yapaydım dayı zor sığıyorum zaten dedim. gittim bi sigara içtim. dönüşte herkese kola mısır filan aldık. zart zurt herifin kulağının dibinde yiyip dibinde hürplettim kolamı. varsın filmde ağlamayayım ki herkes ağladı adama birazda olsa kıllık yaptıysam ne mutlu bana. bu olay sonrası aklıma gelen "sen askerde çok dayak yersin haa"

16 Mart 2009

Jerry Sloan yaşlanmış

Photobucket

takım kurulmadan bile oradaymış nerdeyse o kadar zamandır utah başında jerry sloan. zamanında oyuncuymuş. dün geçe utah - orlando maçını izlemek için geçtim tv başına kahvemi aldım. uzandım annem geldi "bakayım ne izliyorsun?" modunda. jerry sloan'ı görünce "bu adam bayağı yaşlanmış" dedi. oha dedim anne sen nerden tanıyorsun bu adamı? "mehmet okur'un hocası değil mi o" dedi. biz tam bu muhabbeti bitirdik 2. dakikada 2 teknik faul alıp oyundan atıldı bi nba rekoruna imza attı kendileri.. ben neye dumur olacağımı şaşırdım. sloan atılınca annem gitti yattı..
maçta howard şov başladı, memo rencide.. ilk yarı sonunda oyun tat vermeyince yattım..

bazen soruyorum niye iki blog var diye mesela bu postu nereye yazaydım =)

11 Mart 2009

kriz kriz dediğin nedir gülüm, Biz krizi şerbet der içeriz

Photobucket

dün akşam haberlere bakıyorum. hızlı tren seferlerine başlamış. aklıma hemen hızlı tren ayağına rayları düzelterek aynı treni kullanıp hızlandıran ve adına hızlı tren diyerek insanları kandırıp, ölmelerine sebep olan kaza aklıma geldi.. ben binmem bu trene dedim. hemen peşine yetkili kişinin basın toplantısını gösterdiler. benim aklıma gelen kaza bi gazetrecininde aklına gelmiş sordu. yetkili denilen adam yanındakine dönüp "saat kaç? ee bizim 11de toplantımız var bu işleri geçin treni yazın" hesabı laflar etti.. ülkeden gitmek için sebepeleri yazmaya çalışıyordum ama yetişemiyorum..

10 Mart 2009

bana kaderimin bir oyunu mu bu!?

Photobucket
askerlik şubesine gittim dün. eve gelen mektupta randevu tarihi 9 marttı. askeriye epey düzenli randevu filan veriyorlar diye düşündüm. kapıdaki görevli kimseye gelen mektubu gösterdim o da bana bi numara verdi sıra beklememi söyledi. 45 numarayı aldım. 11e doğru gittim baktım 25 numara yanıyor. daha bana 20 kişi var. dışarı çıkıp sigara içmeyi düşündüm ama askeriyeden giriş çıkış çok dertli hiç kalkmadım yerimden. kulaklığımı taktım müzik dinliyorum.. baktım saat 11:30 oldu 27 numara yandı. içerde epey memur vardı ama 3 tanesi çalışıyordu. onlarda ite kaka giden arabalar gibi.. öğleye kadar halleder çarşıya giderim ümidiyle gitmiştim. çok sıcaktı dün hava uykumda gelmişti.

dayanamayıp memur kadının yanına gittim ve ben 45 numarayım aynı zamanda randevum var bugün halledebilir miyim işimi? diye hafif çemkirdim. ne randevusu? sorusuna elimdekileri gösterdim. kadın; 'ama sizin işiniz üst katta burda işiniz yok' dedi. hemen kapıdaki adamı bulmaya gittim fena uyuz olmuş daha başlamadan askerliği yakacaktım o kadar uyuz oldum. bana numara veren adamın yerinde bi asker oturuyordu adamı sordum bilmiyorum dedi. ben görevliyim burda dedi. daha beter sinirlendim. asker abi filan dedi bana. ben daha askere gitmeden namım almış yürümüş olmalıydı.. üst katta ne var beni oraya yolladılar dedim. yine bi numara olayına girdik. bu sefer 39.. gidip bekliyorum bu sefer 15 kişi filan var önümde. buradaki görevlilerde alt kattan farksız. hareket edip enerji harcayıp acıkırız diye düşünen somali vatandaşı gibiler.. sıra bana gelmeden öğle tatili oldu. kapatıyoruz gerisi öğleden sonra dedi. ben hemen atladım. amele pazarındaki "e been" diyen Kemal Sunal gibi. derdimi anlatınca adam 'sizin beklemenize gerek yoktu' dedi. 'neyse öğleden sonra gelin halledelim' dedi. bütün mallığı kendimde arayarak dışarı çıktım bi saat vakit geçirecek yer yoktu o civarda. bi börekçi buldum çay içip bişeyler yedim. hep anormaller beni mi buluyor yoksa herkes mi böyle? böyle mekanlara yalnız gittiğimde hep etrafı keserim genelde. insanlar ne yapıyor diye. burada 3 masa doluydu biri o adam, diğerinde liseli çift vardı. liseli aşıklar daha güzel bi görüntüydü taa ki adam "kızım çaay!" diye bağırana kadar. hani yangın var! diye bağırılır ya milleti uyarmak için. aynen öyle bağırdı. o çaydan sonra 3 çay daha istedi adam. inatla bağırdı bu ara liseliler kalkıp gitti zaten amcaya dayanamayıp. bana laf atacak gibi baktı hani muhabbet etmek isteyen adamlar gibi. ben hemen telefonla birini aradım.


döndüm şubeye üstk kata çıkıp memuru buldum. seferberlik uzmanının odasını gösterdi. dedim ne seferberliği savaşa mı gidiyoruz? kapıyı çalıp içeri girdim. yüzü asık bi memure vardı içerde. (yastık çekerek memure sek sek sekerek memure)....

kadına derdimi anlattın yüksek lisans var mı? yok dedim. kpds ye girdiniz mi dedi. düşündüm, askerde teknik resimden anlayan var mı diye sorarlarsa atlama kesin duvar filan boyatırlar diyen üretim müdürümüzün dedikleri aklıma gedi. yok girmedim dedim. kadın sanki bişeylerden şüphelenmiş gibi

kpss değil kpds?
yok yok girmedim
yanlış anlamadınız di mi kpss değil kamu personel dil sınavı?

(işte tam bu an "yok lan o kadar gerizekalı değilim" demek geçti içimden)
bu kadar gerekli bişeyse keşke girseydim dedim.

cuma gününe randevu verdi evraklarımı alacakmışım. gelirkende bi sürü fotokopi istedi. ben ikametgah ve fotografta götürücem onlarda hep lazım oluyor. çıkarkende 'varsa sınav sonuç belgenizide getirin' dedi.

yeter ya! bi yalan söyledik bu kadar üstüne gelinmez adamın. verin bana görevi kısa dönem korgeneral olarak yapayımda bitsin..

9 Mart 2009

moda?



al sana moda.. askerlik şubesine gidiyorum birazdan(arada bu gereksiz bilgiyi paslaşayım dedim). böyle ayakkabısı olan kız arkadaşım olsa ki olmaz, yani o saatten sonra olmamalı.
düşünün yeni tanıştığınız bi insan. bi iki buluşma oluyor filan. ardından bu ayakkabıyla geliyor.. mümkünse gelmesin di mi? veya gelsin eğlence çıkar :p

acaba böyle bi ayakkabı için tasarım tescil filan alınmış mıdır? bunu merak ettim bak.

nur ceylan - böyle olur mu? dinliyore..

3 Mart 2009

idolüm veya Kamer Genç başbakan olsun!..



geçen gün tuncelili vatandaşlarına akepe beyaz eşya dağıtıyor almamazlık yapmayın alın diyordu. hatta traktör, kamyon dağıtsın diyor. bekar erkeklere karı versinler diyo. bombasın hocam. başbakan adayı ol, üşenmeden gider oyumu sana veririm.

şimdide ibb nin ihalelerde ne paralar kaçırdığını çıkardı ortaya. zamanında çiçek mi sulamadı. sivrisinek saz davul zurna aman neydi saz sinek çalar öyle bişey. muhabbetine girmişti.

şu hayatta bi idol belirleyeceksek böyle olmalı diyerek çekiliyorum ..

Orhan baba demiş... sevmek çok zormuş

elimiz mahkum şu amerikan ruhum arabeskte dinleyecek elbet..

1 Mart 2009

feyk ulan feyk



azmışlara birebir..

ayrılık aman ayrılık yaman ayrılık

ilişkiler üzerine bişeyler okudum az önce Puffy yazmış. ben ise yorumlarımla katlettim postu..

aklıma bi ilişkim geldi daha doğrusu bi ilişki bitirişim..

üniversite ilk yılları. yılbaşı akşamı 30 kadar arkadaş kızılay'da bulunan shadow'un genelde hafta sonu içtiğimiz alt katında eğlenecektik yer ayırtmıştık. kız arkadaşım ankara dışında okuyordu.

(bu ara msnde dışarıda olmama rağmen habire bişeyler soran emre'ye sövüyorum..)

heh geldim blog. yeni yıla birlikte girecektik. shadowun alt katında deliricektik hatta kafayıu bulup masa üstüne çıkıp striptizvari hareketler yapmışlığım varmış o barda.. ben hatırlamıyorum..

içiyoruz eğleniyoruz filan. kız yanında 2 arkadaşını daha getirmiş ev ahalisinden yeni yıla yalnız girmek istemeyenler hemen yanaşmaya çalışıyordu bunlara. üff amma uzattım be. o kızlara asılanlardan biri emre'ydi işte. eşşolusu kafamı dağıttı.

yeniyıla girmeye bikaç saat kala kafalarımız güzel olmuştu. erken başlamıştık azmaya. bi b.k oluyomuş gibi zıplıyoruz filan. tam karşımda da bi afet çıtır abla oturuyorduki fazlasını hatırlamıyorum. baktım yanıma gelmiş beraber dans ediyoruz. tabi bunu gören sevgili delirir. ben alkolün verdiği şaşkınlıktan sıyrılıp. bunu peşinden tuvalete doğru gidiyorum. (fark ettiyseniz böyle ortamlarda delirince genelde tuvalete gittiklerinden hemen peşinden gidiyorum görmesem bile)
tuvaletin önünde ağlıyordu kız. gittim bi iki laf edeyim dedim tam ne dedim hatırlamıyorum ama bu durumda ne denir? bi anlık hataydı? yok artık hayvan!

işte tuvaletin önünde bana ağzına ne geldiyse söylemeye başladı. ben suçluyum alttan alıyorum bişey demiyorum sakinleştirmeye çalışıyorum ama yok. ana avrat sövmeye başladı bu. ee dedim yeter. bende başladım kötü laflar etmeye al sana deli gibi kavga ediyorduk. tamn o sırada 10-9-8... diye geri saymaya başladılar.

ben- bak yeni yıla kavga ederek giriyoruz
-ağzına sışiiim senin ağzıma sıştın hayvan
arkadan sesler 3 - 2 - 1 yuppiii
ben-girdik bu durumda öpüşmemiz lazım
-git o kızı öp kim o ?
ben- ne kızı?

o akşam benim odamda kızlar kalmış ben salonda yatmışım. sabah erkenden kalkıp hazırlanan kızlar kendi şehirlerine dönüyorlardı. odadan bi çıktım bunlar bavullar ellerinde kapıdan çıkıyorlar. eğer uyanmasam son kez orada göremeyecektim. ben daha dün gece neler olup bittiğini düşünmeden hatta anlayamadan gidiyorlardı.. ne denirdi tam bu durumda? gidiyor musunuz? dedim sanki anlaşılmıyor gibi bişey sormanın verdiği zorunluluk hissiyatı yüzünden belki.. hiç bişey demeden kapıdan çıktılar. ben hala peşlerinden terminale götüreyim mi deseydim yoksa gidip öpsemiydim? yoksa çanta çok ağır ver ben yardımcı olayım mı deseydim diye saçma fikirler geçiriyordum aklımdan. öylece 5-10 dakika kaldım kapıya baktım aklımda bunlara benzer bir sürü fikir geçirerek. sonra bi sigara yaktım.. şaşkın şaşkın salonda oturup "dün akşam ne oldu?"yu düşündüm..

kendimden nefret ettim bi süre. sonra bi daha sadece ağzımla içmeliyim, b.kunu çıkarmamalıyım dedim. yine yaptım tabi ama onlar bu kadar kötü olmadı ama..