30 Temmuz 2008

Televizyon Efsaneleri #1 - Gerçek Kesit



Geceleri izlerdik genelde amaçsızca. Her daim aynı karakterler olur ve pek bir amatörce oynadıklarında çok eğlenceli gelirdi. Rol yapayım derken bokunu çıkarırlardı çoğu zaman.
y- "kızımız öldü"
x- "ne öldü mü aboo, kim yaptı bunu lütfen söyle"

saçma sapan replikler verilmiş olsada hergün sokakta gördüğümüz adamdan farksızdı. İçten içe sevmişimdir bu programı. Sevmediğim en büyük olayı; tam heyecanlı, kimi zaman gülerek, kimi zaman yine gülerek izlerken araya Perihan Şavaş'ın habire araya girmesiydi. Hala veriliyor olabiir Flash Tv de.

Şu sarışın olan abi her maçta garanti oynayan "yıldız" futbolcu gibi her bölümde garanti ana karakterdir. Bu resimde olmayan şişko bir amca vardır genelde beyaz atletle dolaşır. Göbek yaklaşık bir metre ilerden giderdi. Amatörce yapılmış perihan savaş dışında gayet eğlenceli programdı yani. Ankara da okurken geceleri can sıkıntısına az izlememişiz üzerine az yorum yapmamışızdır.

a-"Abi bence bu adam bunu öldürür"
b- "yok yok bence intihar edecek"
c-"olmaz abi bende cinnet geçirip hepsini kesicek"

harbiden hep böyle olaylar olurdu. Sonunda Gazetelerin 3. sayfalarındaki manşetleri çıkar olaydaki geçek şahısların şuan nerede ne yaptıkları anlatılırdı.
Unutmadan bu olayları yapan adamların komşusu, mahalledeki bakal, kahveci tanıdık kim varsa kahramanımız hakkında yorumlar yaparlardı.
"adem durgun bir çocuktu, kimse böyle birşey yapacağını düşünmüyordu"

"Semih çok iyi çocuktu böyle bir olaya karıştığına hala inanamıyorum"

aslında böyle değildi tam olarak onlar daha güzel diyordu ama elimizde yani aklımızda bunlar kalmış. Cem yılmaz gibi izledikten sonra akılda birşey kalmıyor bu bile başarı. flaş tivi haberleride bombadır başka bir yazıda ondan bahsederiz.

27 Temmuz 2008

Rencide


Dün 8-9 arası maç yaptık. Perşembeleri yapıyorduk anladıkta. C.tesi nerden çıktı. Bir arkadaşa demişler maç yapalım diye. Genelde maçtan biraz önce gidilip ısınırlır. Arkadaş kız arkadaşıyla kavga ettiği için bunu biraz bekledik. Bizim takımdan 2 kişi sahaya önceden gitmiş. Gittiğimizde bir baktık onlarda oturuyor.
"Hayırdır" dedim
"Kim bunlar oğlum?"
"bende tanımıyorum. ne oldu?"
"Bunlar neler yapıyor oğlum, adamlar daha ısınmada bize koydular, hareketler filan bakasana şunlardaki şutlara"

Gerçektende öyleydi bir iki dakika izledim. Ağzım açık kaldı. Adamlar tsubasa gibi şut çekiyordu. Toptan "zınn" diye ses çıkıyor giderkende "vuuuuu" şeklinde bir ses çıkartıyordu. Umutsuzca birbirimize baktık ve neden ısınmayıp oturup adamları izlediklerini anlamış oldum.

Maça başladık ilk golü yedik yelekleri giydik. Yelek giydikten sonra performansım %10 düşüyor. Yelek biraz dar geldiğinden :)

Adamlar acaip oynuyorlardı. Bizim bütün takımı çalımlıyor geçiyor, sonra geri dönüyor bir daha çalımlıyor. Adama faul bile yapamadım Çünkü yetişemiyorsun :)

Çok kötü rencide olduk. Kalecimiz Ozan başkan sayesinde farkin az olmasını sağladık diyebilirim.11-2 bitsede Wakabayashi gibi kalecilik yaptı. Zaten en çok o topla oynadı bizim takımdan. Adamlar bize top aldırmadılar. Bende bir süre sonra bırakıp adamların şovunu izledim :)

Maç sonunda Limonatalarımızı içerken çocuklardan biri bir şey söyledi ben anlamadım. "Ne diyor bu" dedim zaten hala şoktayım "O almancı, çok iyi türkçe bilmiyor" dedi. Sonra öğrendik o almancı dedikleri çocuk Werder Bremen'in paf takımında oynuyormuş. Türkiye ye tatile gelmişler. Öbürü Kocaelispor altyapısında bilmem kaç senedir oynuyormuş. Diğeri yine başka takımda. Ulan biz mahalle arası top oynayan adamların ne işi var Werder bremen le filan.

Bunları öğrendikten sonra çocuklardan biri "haftaya yine yapar mıyız?" dedi. işte o an gerçekten maç içerisindekileri filan unutup çok pis rencide oldum. Ne diyeyim "Hamburg dan transfer yaparsak oynarız"..

Bu postu yazarken "Arap şükrü - Sandalcı" çalıyordu düşünün adamlar ne hale soktu beni..

25 Temmuz 2008

Bırak bir avuç sakal, ol çakal

Hacı denir hacca gidip gelenlere. Gelemeyenlere şehit dendiğini duymuştumda neyin şehidi orasını bimem.

Bizim maçlarda; "hacı abi tek pas" , "hacı abi amua goyum görsene bomboşuz" diye laflar geçiyor habire. insanoğlu hep böyle tezatlıklarla yaşamayı seviyor, hoşumuza gidiyor. yada burası izmit diye mi böyle bilemem.

Misal bizim mahallede bir nalbur var, adamın sakalı yerlerde herkes hacı olduğundan hörmet ediyor. (Aynı tayyip'e oy vermek gibi bişey- müslüman diye oy veriliyor ya) Nalbur denen adamdan boya almaya gitmiştik babamla. Fiyatı neydi hatırlamıyorum ama az ilerdeki nalburda aynı boya neredeyse yarı fiyatına satılıyordu. Ee dedim "bu adam boşuna han gibi nalbur yapmamış" gerçekten öyle yanyana 3-4 dkkanı satın almış komple nalbur. Ne ararsan var. "Müslümanlıkta biririni düdüklemek caiz, hatta iyi birşey herkes ondan alıyor" diye düşündüm. Az ilerdeki nalbur dediğim ve hacı olmayan amca ise, sefalet içindeki düşkün insanlar gibi görünüyordu.

Sordum babama niye bu böyle diye, cevap verdi : "Bırak bir avuç sakal, ol çakal"

8-2

bu hafta iyiden iyiye takım olarak coştuk diyebilirim. ilk yarı 2-0 rakibin üstünlüğüyle bitti. kalaye ne vurulsa kaleci kurtardı veya direkten döndü. iyice uyuz olduk. 2 yarı 8 gol atıp hiç gol yemedik. Kalecimiz acaip işler yaptı. Bazı toplar var ki nasıl çıkardığını kendi bile anlamadı "bu kale okunmuş" dedi. İlk yarı bizde o kaleye gol atamamıştık inanmaya başladık bizde okuduk :)

bizim takımın kilo problemi olduğu belli. Her geçen hafta kilo problemi daha az sorun olmaya başlıyor. Koşmaya bile başladık. böyle oluncada yenilmiyoruz. Hatta 2 gol yedik.. Rakip arıyoruz :)

22 Temmuz 2008

Kafaları Özelleştir Güzelleştir

2-3 gündür hastaneden hastaneye gezdim durdum.. kendim ve arkadaşımın problemleri için. Hastanelerde ne acaip şeyler oluyor ancak hasta olunca görüyor, 2 gün sonra unutuyoruz.
Önce devlet hastanesine gittik numara almıştık önceden 35 nomerolu hasta arkadaşım. Neyse bize söylenen saatte gittik baktık kapıda onlarca kişi kapının üzerineki monitörde 20küsürlü sayılar var. Dedim biraz oturalım 30lu sayılarda yaklaşırız kapıya. O sırada kapıdan bri hasta çıktı, sonra bir hasta daha, sonra bir hasta daha sonrasını sayamadım zaten çünkü sonrasında "acaba hepsi hasta mı?" diye düşünmeye başlamıştım. Kapının açılmasıyla rakiplerini (bunlar diğer hastalar oluyor) ekarte ederek içeriye dalmaya çalışan amcalar vardı. Meğer bu içeriden çıkan benim hepsini sayamadığım insanlar aynı yöntemle dalmışlar içeri.

Sanıyorlarki "doktoru görünce iyileşeceğiz" veya "doktor bize bir baksın hemen geçer, zaten adam şifa dağıtıyor" böyle düşünmeseler bile düşünebileceklerini düşünmem bile onlar için güzel bir olay. Sonra kapıya bende yanaştım merak ettim ne oluyor içerde diye:

"Hayırdır ağabey ne oluyor içerde"

"Ne olacağıdı, doktor hepisini kovuyor"

"Numaraları yok mu bu adamların?"

"Vaaar. ama beklemeyip erken girmek için önden girmeye çalışıyorlar"

Kıvrak zekam sayesinde hemen anlamıştım. Adamlar içeri giriyor numaraları gelmediği için doktor dışarı çıkarıyordu. Fakat anlayamadığım her seferinde aynı kişilerin ve artarak yine içeriye dalmaları aynı sahneyi sürekli tekrar etmeleriydi. adeta "bir insan nasıl katil olur?" sorusuna cevaptı. Arkadaşla bakıp gülmeye başladık, hep aynı sahne aynı oyun ama yinede eğlenceliydi.
Birinde yaşlı bir amca önde oluyor arkadali teyze "sıra bende" diyor.

sonrakinde kadının teki kapıyı kapatmış "yaklaşmayın çocuğumu keserim" diyecek gibi bakıyor. Arkadaki dayılar "hop hop sıra var" diyorlar.

Tabelada numaramız çıkana kadar uzaktan seyir halindeydik. 35 numara yandı ve yine hurraa hücuuummm alla alla allaaa... saldırı başlamış savunan doktor çok sabırlı bir insan evladıymış ki "lütfen" kelimesini hala kullanabiliyordu. Diğerleri "Lütfen" dışarıya çıktı. Sıra bizde olmasına rağmen odaya en son biz girdik. Diğerleri çıktıktan sonra doktor muayene etti röntgen çektirmemiz için bi kağıt verdi. röntgen çektirdik geldik. Doktora röntgeni göstermek için bizde rakiplerimizi ekarte ettik ve girdik oda ayrı bir maceraydı.

Sonunda çıkıp bi cafeye oturduk soluklanırken arkadaş dedi "Hastaneleri özelleştirmeye çalışıyorlar onun yerine Özelleştirme kafalarda yapılsa daha güzel olmaz mı?"

18 Temmuz 2008

12-5

dünki halı saha maçının skoru. daha önce bahsetmiştim kaç haftadır yenemiyoruz diye 10 hafta olmuş. "Oha" dedim. 12 golden hiçbirini atamadım ama olsun birgün bende gol atıcam. Alpay'ın türkiye-makedonya maçında 3 gol attığı gibi elbet birgün bende defanstan ileriye koşup golümü atıcam.

14 Temmuz 2008

Neden Geldim İsanbul'a



Cumartesi gecesi arkadaşlarla oturuyoruz, heralde götümüz kaşındı kalkıp İstanbul'a gidelim dedik. Saat 01:30 civarı çıktık yola. Neyse efendim götümüz kaşındı ya bi kere içtiksıçtık gezdik dolaştık "artık dönelim uykum geldi sızıp kalıcam" demeye başladık. Artık hangi köprüydü kafam epey güzeldi hatırlamıyorum ama gişelere geldik. ogs var kgs var "ee hani paralı geçiş" biz nerden bilelim köprüde parageçmediğini. Adama diyorum"biz bir defa geçicez yok mu sizin kartınız bassak parasını versek?" bir an önce işten sıyrılıp evime gidip yatmak isterken ne kadarda yaratıcı olabiliyorum neyse adam "yasak" dedi. Köprüde gişelerdeyiz ve ne hikmetse "uzun araç" yazan bölüme girmişiz. Arkamızda bi kaçtane Tır vardı. biz hala bekliyoruz adam "30 yetele verip bilet alın" diyor zaten adamın geçip geçmememiz sikinde değil. İçerde Televizyon izliyor eşşolusu.
Dedik 30 lira verelim alalım ama nakit para yok kimsede topladık 20ye yakın bir yetele miktarı çıktı çepten. "Kredi kartı geçmez" dedi yakında ATM de yok. Ulan tırcıda arkadan kıllanmaya başladı. Geçsekte bilmem kaç ceza puanı yanı sıra bidibidi öttü adam geçin gidin o zaman diyor. Bende inat ettim Ne geçicem araba içinde birimiz Tayyiep ağaya sövüyor, diğer Unakıtan'a, diğeri bize..
Ulan istanbulda kaldık geri dönemiyoruz, para yok gidemiyoruz. İnip kenardaki içine su filan konan bariyerleri çekip rabayı yan şerite çektik. Bu sırada gelen geçen araçlardan kahkaha sesleri yükseliyordu ben yine iyi niyetli olup arkadaşların şevkide kırılmasın diye "C.tesi akşamı ya herkes eğlenceden geliyor kafaları güzel" diyor içten içe arabeske bağlıyorum.. Polis var kendilerini zerre sevmememe rağmen arkadaşları yolluyorum bir çözüm bulurlar diye. Onlarda "geçen Otomobillerden rica edin, bi seferlik kullanın" diyor. Ulan böyle bi sistem var mı?! 30 liram yoksa köprüden geçemiyorum "Ben anadolu çocuğuyum karşıya geçmem lazım" diyor Talha. Ben yarılıyorum bu sefer bana küfür ediyor :)
Hepimiz gerildik, birkaç denemeden sonra bir arabada kart çıkıyor ve adama durumu anlatıp kartını kullanıyoruz.. İçimde evime gitmenin huzuryla geçiyorum köprüden..

O sırada aklımdan o şarkı geçiyor "Neden geldim İsanbul'a"... böyle sızmışım..

11 Temmuz 2008

Milli Eğitim’in bütün müdürleri.....................

Bir kaç ay önce aynı gazetede (özgürkocaeli) yapılan haberde bahsediyordu tek tek okulların ve müdürlerin isimleri yazılıydı evde gazetede okumuştum. Şimdi yine aynı gazete haber yapmış toplantı yapmış müdürler mıkmık konuşmuşlar aha haber
Bende Habere hemen yorum yaptım her halta yazma isteği nerden geliyorsa habere girip altına bakın isterseniz : yorumlar

"örgütlenmesini tamamlayan ilk devlet dairesi "

ne kadar güzel yazıyor bizde okuyoruz. bütün imamları müdür yaptılar. yazık halimize

dedim. Elemanın biri hemen gider yapmış sinir oldum burayda yazmak istedim.

Ulan Öğretmenlik gibi mükemmel-kutsal-özendiğim bir mesleği bitirdiniz, sonra yok vekil öğretmen, yok ücretli öğretmen, yok sözleşmeli öğretmen ayağına bütün imamları soktunuz milli eğitime.
Bir ingilizce öğretmeni arkadaşım anlatmıştı Aydın'ın bir ilçesinde dağ köyünde öğretmenlik yapıyor. köye yanına bile gittim 2 defa. çok yoksul bir köy en görkemli bina okul onunda kanalizasyonu patlamıştı gittiğimde (ama ben kullanmadım hiç) Neyse bunların okula müfettişler gelecekmiş haber salmışlar. Müdür demiş "yedirir içiririz gene çeker giderler, planlarınız hazır olsun yeter". Al birini vur ötekine işte.
Gelen müfettiş Din kültürü öğretmeniymiş, arkadaş soru sorar filan diye bekliyormuş. müfettiş tahtanın arkasına, sıra altlarına filan bakıyormuş. Tabi arkadaş şaşkın sormuş "hocam hayırdır?" cevap "dağın başına kimse senin ne öğrettiğine bakmaz kızım, sınıf temizmi diye bakıyorum" demiş! oha lan hayvan sınıf temiz diye mi diye bakıyormuş. Kirli lan işte sen varsın eşşolusu.. Böyle insanlara küfür etmekte günah değildir ayrıca.
Gelelim başta haber demiştik işte sizin o müdürlerin o müfettişten pekte farklı tarafı yok sonunda olan; yeni çiçeği burnunda, ümitleri yeşermiş genç ve mesleğini seven öğretmenlere oluyor. Onlarda ümitsizliğe kapılıyorlar. mesela arkadaşım Sene sonuna doğru öğretmen lojmanında kalmasına rağmen içki içmeye başladı. Tamam içemez diye birşey yok ama kızın psikolojisi bozulmuş. Müdürü ayrı dert ona yalaka olan öğretmenler ayrı dert. Bana anlatıyor ben iyi ki orda öğretmen olarak bulunmamışım diyorum. Ne diyelim cemaatçiysen öğretmenin kralı oluyorsun...

10 Temmuz 2008

Halı saha = balon saha

sadece bizim buralarda mı denir bilmem ama halı sahaların diğer adı balon sahadır. Genelde pek bilmeyenler veya takip etmeyenler kullanır ama kullanılır (halı sahanın nesi takip ediliyorsa artık).
Bu akşam yine bir halı saha maçım var. Bizim mahalleliyle tribünden arkadaşlar her hafta yapıyoruz. Diyeceğim şuki yaklaşık 5-6 haftadır galip gelemedik ilk başlarda uzun süredir oynamama..........

dün yazdım .... olan kısıma kadar devamını getirmeye elim varmıyor.. 15-5 püf gene mağlubiyet. ilk yarı skoru 4-0

9 Temmuz 2008

Gülen orospu , susan namuslu

Güler misin, ağlar mısın = namuslu musun, namussuz musun?!!!
Ulan çarşıda gezerken bir telefon aldım geçen gün. Arkadaşım aradı başından geçen bir olayı anlatıyor yarılıyoruz karşılıklı. Sonra baktım etrafımdakiler garip garip bana bakıyor. Erkekler özellikle. "Kadın olsam demekki... abov" diye düşündüm. Hallice düşününce bunun normal olduğunu anladım. Çünkü özellikle kız çocuklarından başlayarak bu ülkede "aman yüksek sesle konuşma, kahkaha atma, fazla gülme" ne lan amuagodum ağlayalım mı? işte böyle büyütülen toplumumuzun insanları fazla gülen birini gördümü "aha lan karıyı gördün mü" "allahıma gülüyor lan bak kesin orospu"

O yüzden gülemedim daha fazla oysaki gerçekten komikti anlatılnlar. belki "bana bile asılırlar" diye mi düşündüm içten içe ne olduysa tırstım. o yüzden bu ülkede gülersen kahkaha atarsan herkes döner sana bakar ya yollusundur yada deli filan derler. Bende yazının sonunda ağzımı bırakıp götümle gülüyorum sizlere.. Topluma açık olan alanlarda kahkaha atın ama götü iyi kollayın

Herkesin bir Felsefesi olmalı

7 Temmuz 2008

Üflerim

c.tesi akşamı mezata gittim. Diğer adıyla "Kocaeli Güvercin Sevenler Derneği"ne. Bende sever sayarım güvercinleri. Arkadaşla beraber gittik o epeydir gelip gittiği için herkesle selamlaşıyor ben şaşkın şaşkın yeni gittiğim bi yer olduğundan etrafı kesiyordum. Neyse çıkan kuşların çoğu dandikti pek beğenmedim. Bi kaç tane iyi kuş çıktı ama onlarıda alan çıkmadı.
Acemi şansı mı denir bilmem ama tombala bana çıktı (tombala sokakta bildiğiniz malboro için çekilir, mezatta ise kuş için). Baktım düzgün bi kuş yok numarayı arkadaşa verdim al sen istediğini dedim. Önemli olan yarışmak ve kazanmaktı. ayrıca 3 bilet 2yetele olarak satılıyordu. 3 tane aldım ve içlerinde 82yi göstererek arkadaşa "sen alma boşuna bu numaraya çıkacak" demiş olmam üfürükçü havası yarattı ama olsun. üfler püsküülerinden yiyoruz. gücümü ona borçluyum.


4 Temmuz 2008

Cuma

Cuma günü herkes camiye gittiğinden üzerimde bi gerginlik oluyor. Kederleniyorum akşam iş çıkışı gidip piiz yapıyorum. Camiye giderek beni günaha sokuyorlar töbe töbe