30 Haziran 2008

Pazar geçti gitti

dü keltepeye gittim, vericinin oraya çıktım. izmitteyseniz mutlaka tpede görmüşsünüzdür. radyasyonun içine gittim .. Hatta oradaki bekçinin helasını bile kullndık. Acaip yüksek herkes bi mesafe salladı ben diyeyim 2500 metre sende 5000 hesabına döndü.. En güzeli bulutların yanımızdan geçmesiydi harbiden çok süper.. izmit 35° kavrulurken biz tepede üşüyorduk.. gittiğiniz yolun bi kısmını yürüyerek veya pencereniz açık geçmemenizi tavsiye ederim. zira yol üzerinde bir abinin tabiriyl "sinek sistemi" mevcut.. herkes yanında kene kovucu "kenkov" (markaya bittim) getirmiş ama kimsede şeltoks reyd filan yoktu. o biraz kötü oldu ağzıma burnuma küçük sineklerden girdi. yinede güzeldi kimimiz valeybol kimimiz voleybol oynadı epey yoruldum bir pazarı daha yedik..

28 Haziran 2008

Protesto

Kpss ye girmeyerek bu sınavı protesto ediyorum, zaten başvurmayarak protesto etmiştim, şimdide sınava girmiyorum. Ben neymişim hatta süperim ohh miss

27 Haziran 2008

Rulman Seminerinin Katkıları


SKF in düzenlediği "RULMAN SEÇİMİ VE ÖZELLİKLERİ -rulman bakım ve teknikleri" başlıklı seminere katıldım. Makina Mühendisleri odasına teşekkür eder Skf e "reklam kokan hareketler" derim. Rulmanlar hakkında zaten bildiğim genel bilgileri verdi anlatıcı tombik abimiz. Bakım teknisyenlerini yollamış fabrikalar. Ülkemizde imalatlar gibi bakımlarda "tarzanca" yapılıyor. "Rulman 110 derece sıcaklığa getirip mile öyle takılır" başlıklı bi vdeo izledik 2 adamun rulman takışını gösterdi. biri bizim işletmelerde yapılan gibi çekiçle vurarak tarzanca yapıyor. diğerinde rulman takımları var.

uygun olanı 110derece ancak bizim işletmelerde rulmanı kızgın yağa sokup 60-80 dereceye kadar ısıtılır. Neyse rulmanın ağzına sıçsalarda iyi kötü çakıyorlar. Gelelim bi teknisyenle konuşmacının arasındaki diyaloga :

Konuşmacı: İşte bu genelde yapılan yanlış

Eleman: Hocam bizde böyle yapıyoruz ama hiç böyle olmuyor.

K: (gülerek) ee nasıl oluyor

E: hocam bizimki iyi ısınıyor 80derece filan

K: peki yerine oturtmada sorun olmuyormu nasıl ölçüyorsun?

E: Hocam ben onu parmağımla ölçüyorum (serçe parmağını göstererek)

K: peki böyle devam

ulan biyonik adam mısın, roboengineer mısın (robocup hesabı) nasıl insansın 80 dereceyi serçe parmağıyla ölçen adam gördüm ben. Hayat insana neler öğretiyor. Abiyle fotoğraf çekilecektim ama seminer sonrası hocayla hala tartışıyordu bekleyemedim

Vay halimize


Deprem Dede bile bıkmış

24 Haziran 2008

Araba pazarı

bu pazar aynısını araba pazarımda yaşadım

81 model bi şahine 4,5 milyar istiyodu dayı araba dökülüyo.

-kaç para bu agabey?
-4,500 ytl
-himm 81 model 4,500 diyorsun
-evet ama son fiyat değil
-Ooo iyi o zaman
-yaa
-ama çok para dedin
-Senin aklından ne geçiyor sen bi fiyat ver
-1 milyar veriym dayı

Hepimiz mühendisiz

Şu kalite belgelerinden, kalite uygulamalarından v.b. hepsinden tiksiniyorum. Avrupalı bir kalite standardı geliştiriyor biz alıp onlardan daha iyi uyguluyoruz yada uygulamış gibi yapıyoruz.. Hangi şirkete baksan hepsinde iso var ce var ulan bizim g.tü boklu mahalle bakkalı bile iso kalite belgesi alıcak. iş o hale geldi. peki almak çok mu kolay, aynen öyle. Hazır dosyaları var, yapılmış örneklere bakarak aynısını yapıyorsunuz imalat yapıyorsanız bi kaç levha asın, baret tak, gözlük filan al sana kalitelisin. Ulan öküz zaten onların çoğunu yapıyorsun bazılarını farklı yapıyorsun ama aynı işe yarıyor sırf iso için onun istediği gibi yapıyorsun, zaten yapmazsan düzen olmak, işin kaliteli olmaz sende biliyorsun. belge olmasa ölür müsün? hayret bişe kardeşim. ha unutmadan bide başımıza "kalite mühendisi" diye bişey çıkardılar. Ulan muagoyum heryer mühendis. bizim bakkala sor "bakkal mühendisiyim" der iş o hale geldi. Geçen bi arkadaş dedi "öğretmen mühendisi" diye oha! çüş! hatta bi s.ktir git! yeter lan mına koydunuz mühendis miş kaliteymiş derken. "imam hatip mühendisi" duymadım ama yakında bekliyorum. Hepimiz Mühendisiz

20 Haziran 2008

Arabesk günler



fena şekilde arabesk günler yaşıyorum gerçi daha 2gün oldu başlayalı. Herşey çarşaba akşamı fuara gittiğimde başladı. Arkadaşlarla acısuda takılırken biri atladı "akşam fuara piize gidelim." dedi. ilk defa gittim bu sene fuara. Gidesim yoktuda ortam iyi baktım piiz şeklide var.. Neyse efenim akepeli belediye fuarın içine kocaman bi cami yaptırdı zaten onu gördük bide ezan saatlerinde müzik filan duruyor fuarda herkes hocayı dinliyor. e camiye gidiliyormu "hayır" sırf akepe şekli "bakın biz müslümanız" havasında..
Gittik lunaparkta epey eğlendik, hala çarpışan otolardan çok keyif alıyorum. Tam lunaparktan çıkıyoruz bi baktık sahnede kibariye, zaten fuarda çok esmer vardı kiboş hastasıdır bunlar. Ablam Kozluka yakın oturur ne zaman gitsem bi kaç evden bütün semt dinler kibariye şarkılarını.
Kibariyenin açıktan sesi , hoparlörden gelen imam sesini bile bastırır o kadar güçlü.. kadın çok gevşek yayıla yayıla şarkı söylüyor. dedim "bi iki bakalım sonra gideriz" sezen aksu nun "gidemem" ini söyledi. O an eridim bi an önce piize gidelim dedim kendimi alkole verdim. Ne derseniz deyin günler arabesk geçmeye başladı çarşambadan beri. Dün halı saha maçım vardı. ilk yarı 6-6 bitti ikinci yarı bizim takım 1 gol atabildi. 14-7 bitti.. Maç sonu herkesde bi hüzün bi acı vardı..

16 Haziran 2008

Bu kadar kanayıp da ölmeyen hayvan yok


Araba kullanamamayı nasıl bu kadar muhteşem başarır. Benim bile bi tır parkedebileceğim bi yere bi getz sokmaya çalışan bi mahlukat gördüm. Bu kesin kadındır dedim. yetenek mevzuunda kadın böyle birşeyi çağrıştırıyor bana. Hem doğurur sizi, hem burnunuzdan getiren odur. ama o "anne"dir. sırtına yüklenen onca yükü taşımak zorundadır. Bu yük mevzuu doğumundan beri sürer gelir. "kız çocuğu"dur , "genç kız"dır , "eş" tir , birinin karısı , birinin bacısıdır, birinin annesidir. bu oyunun içinde birde çalışır.. Kadın olmak zordur , aynı zamanda kolaylığıda vardır. Kaprislerine katlanılan, Çiçek alınan, sandalyesi tutulan, tuvalete kadar eşlik edilendir, kapısı tutulan, ev geçindirme durumu olmayan ama buna katkıda da bulunan, yemek parası ödenen, kendi işini başkasına yaptırabilen bunlar dışında , yalnız otururken veya biyerlerde yürürken kimseyle gözgöze gelmemeye çalışan, çeşitli tacizlere maruz kalan, bunlara çoğunlukla göz yummak zorunda kalan, bir çok yerde halen ikinci sınıf insan olarak görülendir. süpriz kutu gibidir. "anlatılmaz yaşanır".. kendi cinsleri birbirlerini tehdir olarak görür. tanımadığı bi kadını görünce hemen alaşağı edebilir miyim? dercesine bir süzer önce.. ama biz erkekler bişey bilmeyiz, çünkü yine kadın kadını bilir..

Kadındır o Sıhhiye'de geyik heykeli sandığın senin...

Ben aşk için varım nur tanem. Bir yamaç paraşütü yüreğim Babadağ'dan, alman cıvırlara yayılan Matkap misali gönlüm Bir kardelen çiçeği namusumnan. Üç çocuğumuz olsun isterim Adları, aşk, taşak, yavşak Ne kadınlardan istedim, vermediler...

15 Haziran 2008

Mentalli

türkiye’de olan biten hiçbir şeyi ciddiye almıyorum. kendisine olduğundan fazla önem vehmeden insanları, içi boş kurumları, değeri olmayan unvanları. özetle hiçbir şeyi. beni bu sonuca çok basit gözlemler götürdü.

ülkemizdeki kavşaklardan önemli bir kısmının neden sürekli karanlıkta kaldığını görüp; “bizim, milletçe zekamız kavşakları aydınlatmaya yetmiyor mu?” diye kendi kendime sordum..

sahip olduğumuz rejimin demokratik olmadığını bile bile “ülkede demokrasi varmış gibi..” yazılar yazan, konuşmalar yapan insanların algılama özürlü olup olmadıklarını merak ettim.

tarihe çok meraklı olup da yakın tarihimizi dahi bilmeyenlerin ukalalıklarını dinlemekten usandım.

cehalet, sığlık, ikiyüzlülük, aptallık beni yıldırdı.

okuduğunu, dinlediğini anlamayan insanlarla karşılaşmaktan bıktım usandım..
üstelik bunlar bu ülkenin güzel insanlarını aritmetik olarak ezecek yoğunluktalar. üstüne üstlük sayıları da geometrik olarak artıyor..

kendi kendime, bu toplumdaki sorunlardan rahatsızlık duyan insanlar muhakkak vardır. onlar kendi değerlerini savunmak için parmaklarını kıpırdatmıyorlarsa ben neden onlar için kavga edeyim… diye düşünmeye başladım. hiçbir şeyi ciddiye almamaya başladım. beni sadece birebir tanıdıklarımın başına gelenler ilgilendiriyor. tanımadıklarım adına kavga etmeyi, tanımadıklarıma bırakıyorum..

Star imam

Ha unutmadan bu blogu açmamda emeği geçen iki hacı amca varki onları anlatmadan geçemem.. Sporla ilgili şeyler saçmalıyorum japon kale'de. Epeyde eğlenceli. Ulan dedim hayatında spor dışında bi aksiyon yokmu. Bakalım varmı..

Gelelim o iki amcaya. Eve geliyorum geçen gün. Arkamda iki yaşlı amca var ev cami arası aradada magazin programlarına bakıp eğleşen amcalaradan kulak verdim ki böyle terbiyesizlikleri çok severim yaşlıları gizli gizli dinlemek gibi. Bizim mahalledeki cami hocasından bahsediyorlardı. biri:

-bizim hoca pek bilgili, pek hoşsohbet bi adam
-ya ya allah razı olsun hem gençte, fiziği güzel yani yakışıklı
- yaa yaa

nasıl bi mahalle lan bura! yeşilçam imamı sanki adam. tamam bizim imam iyidir bende severim hiç değilse adam cemaatçi diil sohbetininde iyi olduğunu söylerim onuda başka zaman anlatırım öyle bi mevzumda geçti hocayla.. yani anlicanız bizim mahalledeki hoca yeşilçam starı :D

Gargara yap!

Öncelikle kalbin kadar temiz olan bu sayfayı bana ayırdığın için teşekkür ederim.. diye başlayan zamanında herkeste olan ve herkesin birbirine bolca yazdığı hatıra defteri girişiyle başladık. sonu gelir mi bilmem.. Gargara nerden çıktı bende anlamadım memlekette bütün blog adları alınmış ne yazsam çıkmadı. Bi tnae uygun yok. bende doktor tavsiyesi bu sıralar gargara yapıyorum aklıma anca o geldi gargara yapalım bakalım. Doktor tavsiyesi