23 Mart 2009

gölgelerin gücü adına

Gölcük’te henüz 1 yıllık evli genç çift, 17 Ağustos depreminde yıkılan evlerinin altında kalırlar. 9 aylık hamile bu genç hanımın kurtarıldıktan sonra getirildiği hastanede anlattıklarını televizyondan izledim: “Evin beton tavanı üstümüze çöktü. Tavanla aramızda sadece 1-2 santimlik mesafe kalmıştı. Hiç hareket edemiyorduk. Başımızı koyduğumuz yastığın altında bir tabancaya ulaşabildik. Tabancada üç kurşun vardı. Birisini dışarıdakilere duyurmak için kullandık. İki kurşun kaldı. Birini benim için diğerini de eşim için kullanıp intihar etmeyi önerdim. Eşim moral verdi, beni bu düşünceden vazgeçirdi. Uzun zaman sonra ağabeyimin sesini duydum. Biz de yanıt verdik. Babam, ‘Kızım orada mısın?’ diye bağırdı. ‘Evet baba burdayım ve çok iyiyim’ dedim.” Bu çift 13 saat sonra kurtarıldı.


Süleyman Ateş insanı izleyip koruyanlar serisinde yazmış bunu. biz ak sakallı dede gelip sayısaldan numara söylesin diyoruz kafamız rahatken. başımız sıkışınca ne lazımsa onu istiyoruz işte. Ne zaman Esra Ceyhan'a çıktı o zaman gözümden düştü ama yine de arada okuduğum bi kaç adamdan biridir din mevzusu yazan. buna mail bile atmışlığım var, gerçi sallamamış bi cevap yazmamıştı o ayrı. "deplasmana giderken oruç tutmasak seferi sayılır mıyız?" demiştim.
deprem sonrası izmit'e yolunuz düştüyse hep böyle hikayelerle doluydu. ağızdan ağıza dolaşarak abartılanlar vardır elbet ama böyle durumlarda var işte. ak sakallı dedenin işi mi bilmem. ama deprem zamanında benim gördüğüm sivil savunma ekiplerinin tarzanca kurtarma yöntemlerine rağmen kurtulabiliyorsanız bi güç var demekki..

Hiç yorum yok: