2 Ekim 2008

Samimiyet piliiz

son zamanlarda bir şey çok dikkatimi çekmeye başladı; biz 1980 ve sonrasında dünyaya gelmiş nesli ticari açıdan taciz eden bir pazarlama stratejisi baş gösterdi. Öyle ki, çocukken sevdiğimiz-sevmediğimiz hemen herşey bir şekilde gün yüzüne çıkarılıp reklamlara, tv programlarına, yazılı basına ve internet ortamına, yani bir şekilde önümüze koyuluyor. Hayır güzel kardeşim, abim, ablam... O dönemler sizin anlattığınız kadar cıvık, yılışık değildi. Nostaljiyi övme amacında değilim, haddim değil zaten, hele ki bizden öncekilerin yaşadıklarını görüp duyduktan sonra, kendi yaşantımızı ballandıra ballandıra anlatmanın bir anlamı da yok. Tamam, kabul ediyorum; biraz şımarık da yetiştirilmiş olabiliriz. Ama ortaya konanlara bakarak konuşacak olursam; biz o kadar saygısız, aptal veya değer bilmez insanlar değildik. Teknolojik olarak değişimin en sert yaşandığı dönemde çocuktuk, elbet bu değişimin psikolojik gelişimimizdeki etkisi büyük olacaktı, oldu da. Bugün herşey bir-iki günde biçim kazanıyor ve bu yüzden mânen tesiri de kalıcı olmuyor.

Siyah önlüğü son giyen, derste sıkılınca cebindeki 500 lirayı harita metodun tek kalan yaprağının altına sıkıştırıp kurşun kalemle paranın eskizini çıkaran, bilgisayar denen nane ortaya çıkmadan önce, oyun bulamadığı zaman yol kenarına oturup Tofaş marka arabalarla Renault marka arabaları sayıp hangisinin daha fazla olacağı hakkında tahmin yaparken dahi eğlenebilen bir neslin üzerinden maddi çıkar sağlamak istiyorsanız, biraz daha samimi olun.

Hiç yorum yok: