18 Aralık 2008

kendimi tebrik ederim

dün akşam eve giderken bi araba korna çaldı. baktım bizim mahalledeki caminin eski hocası. emekli olan Dursun hoca deterjan satışına başladı. eskiden günah temizlerdi şimdi lekere düşman. tamam kötü espri. bunu hocaya yapmadım tabi.

"gel beraber gidelim" dedi. hemen atladım, samimi insandır Dursun hoca. Genelde korkarım camiden, cami hocasından v.b. ama o ayrı bi adamdır. yeni cami hocası "kahveye gitmek günahtır" tipinde bi adam. ama Dursun hoca türk filmlerindeki Ali Şen'in az yavşak ve sevimli hali.

"önce bi trabzon ekmeği alalım öyle gideriz değil mi?" bu bi soru değildi aslında. "gidiyorum bak ona göre" diyordu. Ekmek almak için inerken radyoyu açtı "istediğini aç" dedi. ben ellemedim tabi. teknoloji beni sevmez bi sorun olur diye düşündüm. arabaya geldiğinde radyoda Tanju Okan "benim en iyi dostum içkim sigaram" diyordu. hoca kapadı radyoyu.

"okul bitti mi?", "ne iş yapıyrosun?", "evlilik ne zaman?" gibi seri sorulara maruz kaldım. sonunda "Teravih namazı nasıldı?" dedi. eblek eblek bakmış olmalıyım açıkladı "ramazanda teravih diyorum, ben kıldırdım ya onu sordum?"

dumur oldum kaldım. "eee şey kem küm.." bi kaç saniye saçmaladım emekli olduğu epey oldu diye biliyordum. meğer ramazanda cami hocası tatile gitmiş onun yerine emekli olan eski cami hocası bakmış. "siz her zaman iyisiniz hocam" dedim. şevkle gözleri parlayarak konuşan adama "ramazanda hiç teravih namazına gitmedim hocam, kadir geceside sarhoştum zaten" mi deseydim. Yüzünde gülümsemeyle beni eve bıraktı ve evine gitti. yalan söylememiş ve durumu kurtarmıştım. Çünkü hep iyi bildim ben onu. Ellerinden öperim tonton hocam..


*başlık selahattin duman'dan araktır.

Hiç yorum yok: