3 Aralık 2009

2012 de şampiyonlar liginde koyacağız real madrid e


izleyecek olan bu saate kadar izlemiştir, gerisi teferruattır efendim.
dün akşam iş çıkışı gittik filme. Klasik, kıyamet hollywood filmi. bunu tahmin ede ede yinede gittim filme, çok şaşırmadım.
Hindistanda madenlerdeki verilere bakarak anlıyor sakata geleceklerini, hintli bi eleman. Amerikalı arkadaşı, yani kurtarıcı bilim adamımıza haber veriyor. o verileri alıp amerikaya döndüğünde kral oluyor. Hintli elemanı ise bi daha sallayan olmuyor, film sonunda ailesiyle ölmeden önceki sahnesi dışında.
Bilim adamımız herşeyi tahmin ediyor, ancak veriler geldikçe çok az zamanları kaldıkları anlaşılıyor. 1 milyar avrosu olan insanlar için bir umut yaratıyor amerikalılar. Çinde yapılan gemiler. ben ilk etapta uzay gemileri yapıp, insanları belli bir zaman uzayda haplarla filan yaşatacaklarını düşünmüştüm ama senaristler o kadar abartmamışlar. Gemiler piyasaya çıkınca "bildiğin gemi lan bu" dedim.
Gemiler dediğim 3 tane gemi ama içinde kayboldunmu ömür boyu çıkamayabilirsin o derece. çinlilere yaptırıyorlar gemileri. abd başkanının sağ kolu "bu kadar kısa sürede bunu ancak çinliler yapabilirdi" diyor. bence en ucuz maliyeti düşünmüştür bu amerikalılar.
Yuri denen rus zengini gemiye alınmıyor ya. milleti galyana getirip gemiye koştukları sahnede, işte dedim adamım.
O kadar şanslıki ana karakterler. Yok ebesinin.. diyesim geldi. Klasik geyik, türkler yapsaydı "bu ne lan ne biçim film" derdik olayını üst seviyeye çıkardım, kahramanımız yarılan zeminden kaçarken "bunun cüneyt arkın olduğunu düşünsene" dedim..
Gertçekten çok rezalet sahneler var. bütün memleket, yollar yarılmış çökmüş adamımız limuzinle şehir turu atıyor. Elektrikler ise hiç kesilmedi ne hikmetse. Amerikan enerjisi demek böyle.

Ana karakterler bütün badireleri atlatıp gemiye kaçakta olsa giriyorlar. Bu salaklar kaçak girdi ya. illa bi mallık yapacaklar. Dişlilerin arasına kablo sıkıştırıp, geminin kapaklarının kapanamamasına sebep oluyorlar. hemen hatayı buluyor bilgisayar, makina dairesindeki dişlerleri ekranda gösteriyor. lan bunu düşündünüz ne güzel peki o kapağın kapanamaması ihtimalini düşünmediniz mi?! sinir etmeyin adamı. 2 tane dişliye bağlı herşey. Kahramanımız sıkışan kabloyu oradan çıkarmadan önce öpüşüyor bi güzel. insalığın geleceği madem benim elime bakıyo niye öpüşmüyorum?

Mümkünatı olmayan bir hamleyle yine hollywood aldatmacası, dişlilerin arasından sıkışan şeyi çıkarıyor kurtuluyor herkes.
Anlaşılıyorki Afrika kıtası yükselmiş, sular altında kalmamış falan. gemiler afrikaya yöneliyor hemen. ümit burnu adının boşuna verilmediğini anlıyorlar güya. benim yorumum ise; "bunca yıl eziyet, sefalet çeken adamlara kader gülmüş" oluyor.

Küçük kız ve şapkaları ise filmin en güzel, en tatlı şeyleriydi.

Hiç yorum yok: