28 Ağustos 2008

Laikliğin daniskasıyım! Dese n’olacaktı? - Hasan Pulur

HER Ramazan’a doğru bu gibi haberler çoğalır... İçki satan bakkal dövülmüştür, belediye kendisine ait eğlence, dinlenme yerlerine içki yasağı koymuştur, bazı lokantalar müşterilerine içki vermemektedir, içki satışını kendileri durdurmuştur, kamuya ait işletmelerdeki yemekhaneler mutlaka Ramazan boyunca bakıma alınır...
Geçen gün saygıdeğer bir bilim kadını kızgın bir çehreyle, televizyonda bazılarının (!) ağızlarının payını veriyordu:
“Bu memlekette bazı insanların, muhafazakâr insanların içkisiz yerlere gitmek hakkı yok mu?”
Elbette kimse kimsenin gideceği yere karışamaz, kimse kimseyi içki satmaya veya satmamaya zorlayamaz.
Kimse kimsenin keyfini berbat edemez.
İçmesini bilene, içki bir keyiftir.
İçti satan büfeciyi döverek keyifleri kaçırmayın!
* * *
BU konunun bir başka yanı da var...
Bazıları AKP’den umduklarını bulamadılar, AKP onlara göre “laiklere” benzemeye başladı, Avrupalılaşıyor, dillerinin altında “gâvurlaşıyorlar” lafı var ama, şimdilik söyleyemiyorlar.
Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir, derler.
Abdurrahman Dilipak sekiz yıl önce (15.02.2000, Akit) “Bu gidiş nereye?” diye soruyordu:
“Herkes sanıyor ki, bizimkilerin düğününde (...) bizim müzik topluluklarımızın ezgileri çalınır, sakallı ve başı takkeli adamlar Kuran okurlar, ilahiler söylenir, kadınlar ve erkekler ayrı ayrı otururlar, dualar edilir.
Yok canım, paramız arttıkça başkalarıyla arada fark kalmıyor, önce onların mekânlarına taşınıyorsunuz, sonra onların kıyafetleri... Önce bir kokteyl, aperatifler, müzik tercihi Batılı olmalı.
Zengin sofralarında dost çevreler, davete katılırlarken yine aynı tuvaletlerini giyiyorlar, dekolteler, makyajlar aynı.
Bazıları sanıyorlar ki dinimiz paramıza kendi rengini veriyor, gerçek o ki paramız hayatımızı renklendiriyor.”
* * *
BURAYA bir nokta koyun...
O kesimin en bilinçli yazarlarından biri ne diyor:
“Paramız arttıkça başkalarıyla arada pek fark kalmıyor.”
Sayın Dilipak bu teşhis ve tespiti kaç yıl önce yapmış?..
Sekiz yıldan beri Dilipak’ın hedeflediği kitlenin parası arttı mı, artmadı mı?
Her şey o kadar meydandaki!
* * *
DİLİPAK’ın anlattığı gibi:
“Düğünler, hacı efendilerin fuar stantlarındaki hostes kızların etek boyları, bizimkilerin değişim yönlerini ve trendlerini çok güzel gözler önüne seriyor.
Bizim beyefendilerin çoğunun evlerindeki hanımları başörtülü ama, işyerlerindeki sekreterleri hiçde aynı görünümde değil!”
Dedik ya bu tespit ve teşhis sekiz yıl önce yapılmış...
Şimdi kim bilir, oradaki işler ne âlemde...
Bursa’daki sünnet düğününe bakın anlarsınız.
Helikopterden havaya uçan paralara kadar...
Noktayı koyduk, aklımıza geldi...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Ben çevrecilerin daniskasıyım!” lafı bazılarının ağzına sakız oldu.
Ne var bunda?
Adam “Laikliğin daniskasıyım!” dese, bunu da mı dilimize dolayacaksınız? (x)
Dua edin de “Ben başbakanların daniskasıyım!” demesin.
——————
(x) Daniska, Danzing kentinin adından dilimize girmiş... Argoda en güzel, en iyi, en iyi örnek anlamında kullanılırmış...

Hasan Pulur yine güzel bir yazı yazmış.. Gözlerinden öperim..

Oricinıl

1 yorum:

Panda dedi ki...

Bence sayın başbakanımız "ben çevrecinin daniskasıyım" demek yerine "ben çevrecilerin dandik biryüz karasıyım" dese daha doğru olabilirdi..