27 Mayıs 2010

demedi demeyin

haber sitelerine girme sebepleri okur yorumları olmaya başladı iyiden.

haber: '24 saat içinde deprem' uyarısı

yorum: GELİYOR KIYAMET BUNLAR BÜYÜK ALAMETLER DEMEDİ DEMEYİN

Memleket meseleleri: Rögar kapakları


Küçükken çok masum şeyler gibi gelirdi bunlar bana. ninja kaplumbağalar orda yaşardı mesela. sıplintır usta hiç çıkmazdı bile. onların yaşadığı yer niye sorun çıkarsın di mi? öyle olmuyor işte, insanlar büyüdükçe sorunlar değişiyor.

Ankara Gazi mahallesinde bi taksicinin gazi mahallesindeki caddede kaç rögar kapağı olduğunu bilmesi, benim hadi be ordan sallama demem üzerine, çocuğumu keserim abi vallahi doğru gibisinden laf ettiğinde kafama dank etti aslında bu sorun. o zamanlar ne arabam var ne kapağım içine düşecek yeğenim.

"Kanalizasyona bir can daha" , "küçük ayşeyi kaybettik" gibi haberleri her 3-5 ayda bir görmemize rağmen kılımızı kıpırdatmıyoruz. bide aç insanımız bu kapakları çalıp satıyor demiri para eder diyerek. bi rögar kapağının çalınmasına engel olamayan belediyeleri öpüyorum. ayrıca eşek yüküyle dökümden yapılıyor çok ağır oluyo bazıları iyi para edebilir.

Şu kapakları yol artasına yapabilmek için elinden geleni yapan bi sürü mühendis çalıştıran devletimize hayır hasenat ektedir. arabalarında ağzına sıçmaktadır bu kapaklar. bu sıcakta nerden aklıma geldi dersek bende bilmiyorum..

25 Mayıs 2010

piyanist şantör koçusu


tam 00:00 veya gece 12 diyelim. tam 12de evet tam o saatte başlıyor bağırmaya, yan tarafa taşınan yeni ailenin çocuğu. ağlamıyor ha! bağırıyor ya. sanki 3 gün sonra haberlerde çocuğa işkence filan diye çıkacakmış gibi. üzerinde sigara filan mı söndürüyorlar diye düşündüm akşam. 11de işten eve geldim. tam uyuma aşamasındaydım 12 civarında. olmuyor işte azizim 2 gibi uyuyabildim. babasıda çocuğu susturmak için çok çabalıyor. hanimiş baba? çocuktan çığlık..! adamı bi iki kere gördüm öyle çığlık atılacak kadar tipsizde değil. uyuyamadım house izledim tntde..



ofise yeni gelen bi eleman var. geçen gün bizimkilerden birine 'koçusu' dedi. bana da diyebilir diye risk almadım hemen mesafe koydum arama. koçuşu nedir yahu



14 Mayıs 2010

durmak yol köleliğe devam


aleksmiş admamın adı. rusyadan gele gele aleks mi geldi lan dedim arkadaşa. ivan filan bekliyordum ben. bizim bildiğimiz aleksler brezilyalı oluyor ne kadar aleks biliyorsun dersen futbolcu filan sayarım o kadar yani. ancak rus dedin mi aklıma hep ivan gelir. hani rakide psikopat sarışın bi rus vardı. apollonun eline vermişti filan. insan azmanı bişey, hah işte kafamdaki rus profili odur. bu adam kel kafalı, hababamdaki mahmut hocaya benzeyen zayıf kısa boylu bi adamdı. benim projesini çizdiğim makinayı satın almış olmasından dolayı benimle tanıştırdılar. arkası adam dönüp dolaşıp benim monitöre bakıyor, ne çiziyorum diye. bu benim makina mı diye soruyor. yapılan sözleşmeye göre çoktan teslim etmemiz gereken makinanın projesinin tamamını teslim edememiş ben adamı geçiştirip gazlıyorum. on nomero makina olacak aleks ağabey manasında laflar ediyorum. ağzının suyu akıyor deyyusun. Erman Toroğlunun reklamda dediği otomosyonun otomasyon olanını yapalım sana diyorum, işçi parasından kurtulursun hesabı, rus kadınlarının maliyeti daha az diyip sırıtıyor. senin seçimin dostum lanet olsun diyerekten kapatıyorum mevzuyu. 10 dakika sonra yine gelip monitöre bakıyor ben o sırada maillere bakıyorum, bişeyler soruyor, sokarım sana da makinana da diyesim geliyor nasıl denir gavur dilinde keştiremiyorun lanet olsun diye alt yazı geçiyorum kendime.. yarın sabah 8:30dan akşam 10a kadar bilgisayara bakacağım gecede moron kale iki bira içer sızarım.
böyle işte bu sıralar.