28 Aralık 2010

yeni yıl yeni ajanda




Ajandalar pek çekici gelirdi. Her yeni yıl öncesi oradan buradan gelir. Hiç satın almışlığımda yoktur yani, hep promosyona salça olurdum. Her yıl yeni yeni ajandalar geçerdi elime, cillop gibi ancak hiç yazamazdım. Yazamazdım dediğim kullanamazdım yani. Yoksa elime geçtiği andan itibaren ilk sayfasındaki hakkımızda bilgileri yazabildiğimiz kısmı doldurur, bekaretini bozardım. En kral yazımla yazmaya çalışırdım. İsim, ev adresi, tel, pasaport no, ehliyet no, oto ruhsat no, kan grubu v.s. yazılırdı. Tabi pasaport no, plaka no, sigorta no filan olmadığından oralara gereksiz şeyler yazılır sallanırdı. Biz sadece isim soyad, adres, tel filan kısımlarını doldurabilirdik, allahtan onlar vardı yani..

Hoşta bi kokusu olur bu ajandaların. Yeni kağıt kokusuyla karışık, kabındaki deri kokusu ve sayfaları ilk açtığınızdaki çıtır çıtır çıkan ses sizi mutlu eder. Sizi etmese de beni ediyor. Sonra bir bakmışsınız bir kablo firması veya bir tavukçu ne bileyim. Sayfanın orta yerine tavuk resmi koymuşlar. sayfanın en kral yerine, yani kullanamayalım diye bedava diye piç edilmezki. Bi bakmışsın löpçük gibi kombi resmi durur orta yerde. Sonra bu ajandalar kullanılmaz sadece ilk sayfadaki kimlik bilgileriyle yaşar giderdi. Ta ki ufak bi velete filan verene kadar öylece dururdu. Çocuk tembihlenirdi al bak okulda kullanırsın diye. Bana da aynısı çok yapıldığından cok küfür yemişizdir herhalde bu sebepten.. yani ne bok yemeye veriyorsun ki aradan 1 yıl geçmiş götüne mi soksun onu o cocuk. Sayfanın ortasında kocaman bi tavuk var bilibili tavukculuk falan filan.. anca küfür eder o cocuk sana. Zaten isim kısmını da doldurmuşsun. Yani bitmiş bütün olayı o ajandanın..

Birde bu ajandaların c.tesi ve Pazar günlerini aynı sayfada yapıyorlardı, elimdeki ajandaya baktım hala aynıymış. Oha be hala uyanamadınız mı? Haftanın en güzel günlerine bu yapılan haksız muamele nedir?! C.tesi Pazar adam bişey yapmaz mı yani. En kral güne bu yapılır mı? bi sayfayı ikiye bölüp.. tööbe töbee!

Kullanım amacı olarak daha sonraları derslerde not almak için kullanılmıştır ki başta belirtmediysem belirteyim; ben ajandayı öyle günlük işlerimi randevularımı, o güne ait özel şeyler filan yazmadım hiç. Duyduğum ilginç sözleri yazardım, sevdiğim şiirleri filan yazardım kimi zaman. Bu yüzdende hep bi suçluluk hissiyatı bulunur bünyemde. Ajandaya haksızlık yapmışım hissi vardır. Ama olmadı işte hiç o şekilde faydalanamadım ajandadan.. ama bazen derste not alırken, notu yazdığın sayfada o günün tarihine denk geldiğini görünce duyduğun mutluluk, o haz anlatılmıyor efendim. bağırasın bakın lan böyle böyle bişey var diyesin gelir yapamazsın. boğazında düğümlenir sonra derste piç olur o sayfada..

Şimdi yeni yeni ajandalar geçiyor elime. Bakıyorum sağına soluna, açıyorum kapağı, daha fazla bilgi yazabiliyorum artık ve kişisel bilgiler kısmını doldururken buldum kendimi. İnsan yaşlandığını ajandalardan anlar mı? nasıl bi veremliliktir bu..

27 Aralık 2010

yeşil desen yeşil değil, bu ne biçim sermaye

kansere çareyi buldum diye tüm haber bültenlerinde "zbamm işte mucize türk doktoru" "kansere çareyi türk doktorlar buldu" filan diye çıkan adam gelsin bi büyük içelim beraber. niye insanlar kanser oluyor onu anlar diye inanıyorum. yoksa çaresini buldum dediğin hastalığın kaynağını bilmezsen, merhemin olsa kafana sürsen o saç yine dökülür.

her gün köşe yazarları hala yazıyorlar "terörle bir yere varılamaz" diye.. daha ne olacağıdı ulan o.ç. demek geliyor içimden. beyefendiliğime veriyorum susuyorum ama bunu karşıma geçip biri dedi mi dayanamıyorum işte. hele 2 tuborg gold sonrası sahil kenarında olunca hiç dayanamayıp üstüne atlıyorum. kendini müslüman diye tanıtan genç çok sağlam (daşşaklı dedikleri ki ben bu lafı kullanmam yine beyefendiliğimi bozmam) dedikleri bir fabrikada çalışmaya başlamış. "sınavı kazanmıştım ama akp olmasa giremezdim" diyor..
ben hemen atlıyorum (böyle durumlarda aynını yapıyorum )

-kardeşim nasıl yaptın yahu ben o kadar koşturdum şu parti peşinde bi işe giremedim
-nasıl olur hacı sen hangi teşkilata takıldın
(burda mal gibi kaldım saçmaladım açıkça mit filan diyesim geldi)
...
-valla bilmem hacı başka türlü giremezsin bu fabrikaya işe. direk ankaradan bağlıyorlar işi.


arkası yarımca sahilinde ala luna deyi bağırıyor yaban ellerden sitiks miydi neydi

19 Aralık 2010

Sevgili güllük,

insanlar sabahları uyanırlar. güneş sabahları doğar. insanlar işe giderler. ayakkabı giyerler. bazen laciverd, bazen siyah, bazen beyaz arabalara binerler. bazen de kahverengi ayakkabı giyerler. hava vardır. su vardır. bazen yağmur ya da kar yağar. kış vardır. kışın hava erken kararır. evlere gidilir. ço...rba içilir. şeftali yenir. insanlar pazen ya da başka kumaşlardan dikilmiş pijamalardan giyerler. pikniğe gidilir. at vardır. en çok kahverengi ya da ona yakın renklerde atlar olur. bazen taksi tutulur. kuşlar havada uçar. yer vardır. ona basılır. yaz olunca denize girilir. balıklar yüzerler. yeşil vardır



10 Aralık 2010

bir damla gözlerimde




ne yazsam bilemedim.. kadın söylüyor azizim. ibrikçi nerdesin be hala aramadın
o zamanlar daha güzeldi di mi
mesela ceyar bi dizideki kötü adamdı, büyüyüp cem uzan olmamıştı daha
adam gibiydi adamlar, telefonda konuşurken seslerini inceltmiyorlardı henüz.
Yusuf islam, cat stevenstı o zamanlar
tayyip kasimpasada yancıydı masada
tek arzusu çift kaşarlı olmasıydı tostlarının..
bütün babalar süperdi şevket altuğ vardı.
mahallede şakir abimiz,
okulda hafize analarımız olurdu.
sınıfta soba yanar, dersin ortasında hademe kömür atmaya gelirdi
sınıf duman bulutu bile olurdu.
bir, ayağında kundurası vardı ibonun, bodrumda otelleri değil.
zekü müren adamdı, günün veletleri gibi götü başı oynamazdı
mahalle aralarında kalaycı, pamuk helvacı sesleri gelirdi.
akşamları önünü kesmezdi üçüncü sayfa kahramanları, bozacı olurdu o gelen ses.
camdan bakardı teyzeler, karşı camdanda bakanlar olur sohbet ederlerdi,
henüz öğrenmemişlerdi kadın programlarında figüran olmayı.
mahalle bakkallarının önünde topril patlatıp gazoz içmekti en büyük eğlence.
battal gazinin siyah saçları mavi gözleri vardı o da adamdı.
tsubasa güzel adamdı hiç bozmadı kendini örümcek adam gibi.
sonra ne oldu da göt gibi sattık hayallermizi!!
bi git arkadaşım ya
bu kadar....

4 Aralık 2010

gülü susuz seni aşksız bırakmam

kafam çok güzel blog. 35lik bazooka vodka ve 2 efes kutu bira sonrası hayat bana güzel. bunun üstüne araba kullanmak..

sabah dünyanın en güzel kadını ile karşılaşacağım için mi heyecanımı bastırmak için mi bilemedim. yarın akşam hayatımın en güzel anlarından biri olacağını düşünüyorum. olacak diyorsak olacak lan o kadar. uyuyan ablamı uyandıran klavye sesleri ona hoo diye bi ses çıkarttırdı. o nazik kızdan öyle bi ses çıksın. hahaha

bu akşam on numarayım herkesi çok seviyorum