28 Eylül 2010

naber lan çırak!

şizoşems from batuhan kaygı on Vimeo.



naber be blog. epey oldu yazmayalı. iş değişikliği nedeniyle kapalıydık en son. verdiğimiz arada ne çok şey oldu di mi?

en boktanını az önce gördüm kocaelispor hiç terlemeden küme düşüyor.. üzerine uzunca yazılır ama hep kahır dolu, ağlamaklı...



futboldan girdik o arada kadıköye maça gittim sevgili seyirciler. türkiye belçika maçına. biletlerimizi almak için erken çıkacaktık yola (gudubet izmitte biletix bile yok (OHAA!!)) ama kadıköydeki biletixten maç başladı gidiyo bileti alamadık. karaborsasporlular abi bilet var gel gel diye diye yanımda takılıyorlar. sonunda bana fazla bilet var mı abi bile dediler. neyseki maç bitmeden stada girdik. kıçımı koltuğa koymamla gol yememiz bir oldu. o an gudubetliğin yine benden kaynaklandığını anladım. çıkalım diyecektim arkadaşa ama o kadar zor girdik. körfez çocuğu olarak pis kokuya alışığız ama stadın etrafındaki boklu derenin kokusu bambaşkaymış. kaç yıl oldu gitmeyeli o stada. millet daha bi zıçar olmuş. neyse stadın orda bi yerde köprü altında sprey boyayla yazılı kocaelispor yazısı vardı. bir "o an"lar kalıyor elde, mutlu olunan. milli takım yenmiş yenilmiş zerrede umrumda değil he. ibo biletler çok ucuz gel, ben arabayla götürür getiririm dediği için gittim. yoksa işten çık git bi daha istanbula ohooo..

işten çık git demişken zıplayalım iş hayatına. yeni işim bir başka şehirde ama ben hala aynı yerde oturuyorum. yollarda çektiğim çilelerden sonra acaba beni muavin yapacaklarda önce sınıyorlar mı diye düşünüyorum. her gün git gel 2 saat yol mu gidilir be. hemde otobandan yani. belki istanbullu olan alışıktır "ne var kardeşim ben köprüyü 2 saatte geçiyorum bidi bidi" diyebilir. fakat biz alışık değiliz öyle mevzulara. trafik olsun bekle dur aynı yerde ama benim saatim bile şaşıyor gidip gelirken. meridyen arası mı ne 4 dakikaydı ya ben gidiyorum allah ne meridyen verdiyse işte.
firmamız fransız firması olur bir sürü yabancı lavuk var. ha türklerden ne hayır gördün dersen lavukluk konusunda eline kimsenin su dökemeyeceği türk kardeşlerimiz var. "ay ben geçen gün ispanyadaydım sen ne yaptn cicim" , "ben fransadaydım, şapka aldım kendime" ebeninki bende hafta sonu 3. lige düşen takımın maçındaydım soora gidip dağda mangal rakı yaptım. koyarım fransız şarabına senin. son cümleyi diyesim geliyorda şimdi yeniyiz hemen ürkütmeyelim diye ses etmiyorum.

hele DIN bu standardının ne olduğunu bana anlatmaya çalışan arkadaş vardıki ne diyeyim diye baktım heralde adam harf harf kodladı. lan o kadar mı geri duruyorum? tamam bi adaptasyon olayı var yabancı futbolcu misali ama takımdaki arkadaşlık çok iyi yani. sağolsun işleri birine yaptırdim geçen uyuzluğuna. baksana ya bu nasıl oluyodu diyerekten kaptırdım. bunu sormam dın normu olayı sonrasına denk geliyor. madem o kadar mal gördü yapsın işi diye yapıştırdım...

evet git gel 2 saat filan sürüyor yol. e napıyorum tabi o servisin içinde kara büyü mü var ne varsa biner binmez uykum geliyor. eve geliyorum uyuyamıyorum. kemal sunal'ın şiki şiki baba minibüsü gibi. o ortam uyku için efsane. aynı insanlar aynı şoför aynı yol (ki hiç takip etmiyorum nereye gidiyoruz diye). bi uyanıyorum; evden çıkmadan saç, üst baş filan hafif şekilli elbise ütülü olsun diye kastığım her şey yerlebir. karizma sıfırın altında -41. ağızdan salyalar temizleniyor, gözlerden çapaklar temizleniyor hava daha yeni aydınlanmış çünkü servise bindiğinde karanlıktı. gidip bi türk kahvesi yapıuıştırıp işe başlıyorum. iş ise çok yoğun be. bizi bozmaz umarım. herkes bi koşturma, bi sürat içinde. devlet memurları böyle çalışsa kimse kpssye girmez.

he bu kpss sınavında skandal ama benim hiç şaşırmadığım hadiseler oldu. bi sonraki postta onun hakkında sizi uyandırmak istiyorum..
şimdilik öpüyorum..